6-F RESMİ WEB SİTESİ
  Türkçe
 
Noktalama işaretleri, duygu ve düşüncelerin daha açık ifade edilmesi, tümcenin yapısı ve duraklama noktalarını belirlemek, okuma ve anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ten gibi özelliklerini belirtmek üzere kullanılan işaretlerdir.
Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru işareti, ünlem işareti, tırnak işaretleri, ayraç ve kesme ait oldukları sözcüklere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir.
 
NOKTA ( . )
Tamamlanmış cümlelerin sonuna konur.
Kaçmayı namusuna yediremiyordu.
Kısaltmalardan sonra konur.
Prof. Dr. bkz. vb. Bn. P.T.T, T.B.M.M. ... (Not: Son yıllarda kısaltma harflerinin aralarına nokta koymama yaygınlaşmıştır. TBMM, PTT, TCDD ...)
Sıra gösteren sayılardan sonra konur.
II. Mehmet, 19. Yüzyıl, 150. sayfa...
Tarihlerde ay, gün, yıl arasına ve saatlerde zaman dilimleri arasına konur.
23.04. 2001, 23.15...
Sayı bölükleri arasına konur.
Bu yıl nüfusumuz 60.000.000'u aşacak gibi...
 
VİRGÜL ( , )
Eş görevli kelimeleri (isim, sıfat, zamir), kelime gruplarını ve sıralı cümleleri ayırmada:
Türk övün, çalış, güven.
Bir varmış, bir yokmuş...
Uzun cümlelerde özneden sonra konur:
Okullar, her yıl Eylül ayının ikinci haftasında açılır.
Cümlede, vurgulu şekilde belirtilmesi gereken kelimelerden sonra:
Babam, zavallı babam, beni çok severdi.
Seslenmelerden sonra:
Sevgili Ahmet,
Sana çoktandır yazamadım...
Aktarma cümlelerinin sonunda, tırnak işareti yerine:
- Ah şu aptalı bir yakalasam, diyordu.
Ara söz ve ara cümlelerin başında ve sonunda:
Okan, kim ne derse desin, iyi bir çocuktur.
Yazışmalarda yer adlarını tarihlerden ayırmak için:
Cağaloğlu, 23 Nisan 1945
Ondalık kesirlerde tam ve ondalık kısmı ayırmada:
0,45 .......... 23,0056...
 
 
NOKTALI VİRGÜL ( ; )
Birbirine bağlı, fakat her biri kendi içinde bağımsız cümleleri ayırmada:
At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.
İki cümle birbirine ve, ama, fakat, çünkü, ancak, ne varki, bu nedenle gibi bağlaçlarla bağlanıyorsa birinci cümleden sonra:
Herkes oyuncu olamaz; çünkü oyuncu olmanın kuralları vardır.
Bir cümlede, virgülle ayrılmış örnek kümeleri ayırmada ya da değişik örnekler arasında:
En sevdiğim kız arkadaşları Ayşe, Selen, Fatma; erkek arkadaşları ise...
 
İKİ NOKTA ( : )
Başkasından aktarılan yazı ya da sözlerde, tırnak ya da konuşma çizgisinden önce:
Cemo sopasını yere indirdi ve:
- Git sopanı al öyleyse! Dayağı yiyeceksin. ...diye bağırdı.
Bir cümleden ya da sözcükten sonra örnekler, açıklamalar sıralanacaksa:
Yeni harfler alındıktan sonra eski harflerle hiç yazmayan iki kişi vardı:
Atatürk ve İsmet İnönü!
Sıralama ve kataloglarda yazar adı ile eser başlığı arasına:
Falih Rıfkı Atay: Çankaya; Tarık Buğra: Küçük Ağa...
 
ÜÇ NOKTA ( ... )
Birtakım bölümler, örnekler sayıldıktan sonra vb. anlamında kullanılır:
Başlıca yeryüzü şekilleri: Dağ, ova, yayla...
Bir metinden yapılan alıntılarda, atlanan yerlerde:
Benim altını çizdiğim şu: "... neden şu sanayileşmenin adını bir türlü koymamışız..."
Söz arasında söylenmeyen, söylenmek istenilmeyen kelimelerin yerine:
Ulan sen kim oluyorsun Sait'e karşı konuşmak için! Senin adın ne? Sen ne b... yazdın bu zamana kadar?
 
 
SIRA NOKTALAR ( ...... )
Söylenmeden geçilen satırları belirtmek için kullanılır.
Beynimde karanlık, meçhul bir kubbenin derin akislerini işitiyorum. Öyle anlatılmaz bir heyecan duyuyorum ki...
Kendimi tutamadım. Öyle bir kahkaha attım ki...
 
 
SORU İŞARETİ ( ? )
Soru bildiren cümle ya da kelimelerden sonra:
Ben? Olacak iş mi kız kaçırmak? Efendim?
Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?
Verilen bilgini kesin olmadığını, kuşku duyulduğunu belirtir:
Âşık Ömer: XIX. yüzyıl halk şairlerinden (1800? - 1859?)
Parantez içindeki soru işareti, söze kuşku ve alay anlamı katar ya da ne demek istenildiğinin anlaşılmadığını gösterir:
Bu kitabı bitirdiğini? Söylüyor.
 
ÜNLEM İŞARETİ ( ! )
Ünleme bildiren sözcüklerden, cümlelerden sonra konur:
- Hey gidi günler hey! dedi.
Öteki:
- Keşke görmeseydik! ...
Söylev ve hitabelerde:
Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!
Ey Türk gençliği! ...
Söz arasında parantez içinde bir kelimeye dikkat çekmek için, ayrıca; alay bildirmek için ilgili kelimeden sonra parantez içinde kullanılır:
Aramızdaki kırgınlık (!) çoktan silinip gitti.
Bu çalışmayla (!) sınavı rahat kazanırsın.
 
 
KISA ÇİZGİ ( - )
Satır sonuna sığmayan kelimeleri ayırmak için:
Üçüncü derecede veremden yatağa düşmüş zavallıya...
Ara sözleri, ana cümleleri, ayrıntı sayılabilecek açıkları belirtmede:
Örnek olsun diye - örnek istemez ya - söylüyorum.
Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli...
Ekleri belirtmede:
Mastar ekleri "-mek, -mak" tır.
Eski yazı dilinde kullanılan Arapça ve Farsça birleşik kelimelerdeki kök ve ekleri ayırmada:
Resm-i geçit, Hâkimiyet-i Milliye...
Kelimelerin hecelerini ayırmak için:
Sak-la sa-ma-nı, ge-lir za-ma-nı...
İki veya daha çok millet (ülke dili) adı arasındaki bağı belirtmede:
Türk - Alman ilişkileri, Türkçe - İngilizce sözlük...
İki veya daha çok özel ad arasındaki bağ kısa çizgi ile belirlenir:
Aydın - İzmir yolu, Ankara - Samsun demir yolu...
 
 
UZUN ÇİZGİ (—)
Karşılıklı konuşmalarda konuşan değiştikçe sözlerin başına konur:
- Ben çok para istemem efendim.
- Ama ben çok az para veririm.
- Ne kadar verir siniz?
- Bir kuruş.
- Günde bir kuruş mu?
- Hayır...
- Ayda bir kuruş mu, efendim? ...
 
TIRNAK İŞARETİ ( " " )
Metin içinde başkasına aktarılan yazı ya da sözlerin başına ve sonuna konur:
Atatürk: "Yurtta sulh, cihanda sulh!" sözüyle barışçı olduğunu herkese duyurmuştur.
Kitapların, sanat eserlerinin, bilimsel yayınların, yazıların birkaç kelimeden oluşan başlıkları metin içinde genellikle tırnak içine alınır:
İsmet "Ali Baba ve kırk Haramiler" adlı kitabı okumuş.
Tırnak içine alınan başlıklardan sonra kesme işareti kullanılmaz:
Gazete ve dergi başlıkları tırnak içine alınmaz:
Serhat Basamak Ünite Dergisi’ni çok beğeniyorum.
 
PARANTEZ ( )
Bir cümle ya da açıklamanın başına ve sonuna konur:
"Büyük" kelimesinin zıt (karşıt) anlamlısı olan kelime aşağıdakilerden hangisidir?
Maddelerin sıralanışında, sayı ya da harflerden sonra parantezin kapama biçimi " ) " kullanılır:
a ) ...... b ) ...... c ) ......, 1) ...... 2) ......
 
KESME İŞARETİ ( ' )
Özel adlar getirilen çekim eklerini ayırmak için kullanılır:
Ali'den, Mustafa'ya, Türkiye’de...
Gerçek kısaltmalara getirilen ekleri ayırmada:
TBMM'nin en yaşlı üyesi oturumu açtı.
Sayılara getirilen ekleri ayırmada:
23 Nisan 19202'de TBMM açıldı.  
Bir kelime içinde bir ünlünün düştüğünü göstermede:
N'oldu ?, N'etsin ?, N'apalım ? ...
Özel adlardan türetilen isim, fiil ve sıfatlarda kesme işareti kullanılmaz:
Ankaralı, Türkçe, Türklük, Araplaşmak...




EŞANLAMLI YA DA YAKIN ANLAMLI CÜMLE

Farklı sözcüklerle kurulan fakat aynı düşünceyi anlatan cümlelerdir.

----Sevgi sadakatle taçlaşmadıkça ömrü kızgın çöllerdeki bir damla yaş kadardır.

----Sadakatin olmadığı bir sevgi uzun ömürlü olamaz.

----Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemeyen insan yeni okyanuslar keşfedemez.(Andre Gide)

----Hayatında riskleri göze alamayan insan başarılı olamaz.

----Eğer bir insan hangi limana yelken açtığını bilmiyorsa, hiçbir rüzgar işine yaramaz.

----Belirli bir hedefi olmayan insan, hangi olanaklara sahip olursa olsun başarılı olamaz.

----Yaşamak, karanlık geceye rağmen, buğulanmış pencere camına güneşi çizebilmektir.(Anonim)

----En zor anlarda bile umudunu kaybetmeyen insan gerçekten yaşıyor demektir.

----Yaşam içinde siyah da bulunan bir gökkuşağıdır.

----Yaşam tüm güzelliklerinin yanında olumsuzlukları da barındırır.

2.NEDEN- SONUÇ CÜMLESİ

Yargının gerçekleşme nedeni ve sonucu cümle içinde verilir .

----Sınavda heyecanlandığı için bazı soruları yapamadı.

----Bakımsızlıktan ev harabeye dönmüştü.

----Matbaanın bulunmasıyla okuma yazma oranı arttı.

----Aşırı sıcaklar can kaybına yol açtı.

----Yoğun kar yağışı nedeniyle yollar trafiğe kapatıldı.

----Hediye almadım diye bana darılmış.

3.AMAÇ – SONUÇ CÜMLESİ

Öznenin işi, hareketi gerçekleştirme amacı ve sonucu cümle içinde verilir.

----Borçlarından kurtulmak için evini satmış.

----Ailesini görmeye Almanya’ ya gitmiş.

----Başbakan, ticari anlaşmalar yapmak üzere yurtdışına çıkıyor.

----Bu ,bizi birbirimize düşürmek maksadıyla söylenmiş bir sözdür.

----Şair, şiirinde herkes anlayabilsin diye yalın bir dil kullanmış.

----Yazar,eleştirmene şirin görünmek maksadıyla iki yüzlü davranıyor.

4.KOŞUL CÜMLESİ

Eylemin ya da hareketin gerçekleşmesi bir şarta (koşula) bağlı olan cümlelerdir

----Sanatçı yapıtında toplumu anlatırsa ölümsüzleşir

----Akşam baban gelsin , alışverişe çıkarız.

----Müzik dinleyebilirsin ama sesini fazla açmayacaksın.

----Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin.

----Bizim buralara yağmur yağdıkça her yer toprak kokardı.

----Her güneş doğduğunda beni hatırla.

5.KARŞILAŞTIRMA BİLDİREN CÜMLELER

İki kavram arasında benzerlik ya da farklılıkların ortaya konmasıdır.

----Sinema da tiyatro gibi görsel bir sanattır.

----Doğu Anadolu’nun kışı Akdeniz Bölgesi’ne göre daha çetin geçer.

----Yahya Kemal de Necip Fazıl da şiirlerinde ölüm temasına çok yer vermiştir.

----Bu yılki ürün geçen yıla nazaran daha bereketliydi.

----Sanatçı,diğer çağdaşlarına göre daha sade bir dil kullanmıştır.

----Ressam bu yapıtında ise diğerlerine göre daha canlı

renkleri kullanmıştır.

6. ÖZNEL ANLATIMLI CÜMLELER

Söyleyenin kendi kişisel duygu ve düşüncelerini içeren cümlelerdir.

----İzmir,tarihi ve doğal güzellikleriyle eşsiz bir şehrimizdir.

----Şair söyleyiş güzelliğiyle türkü tadında bir şiir sunuyor bize.

----Konferansa katılanların saçma sapan fikirleri beni iyice sıkmıştı.

----Yazar,sürükleyici anlatımı ve ilginç betimlemeleriyle

okuyucuyu olayın içinde yaşatıyor.

----Çatık kaşları,yaralı yüzüyle insanı ürküten bir havası vardı.

7.NESNEL ANLATIMLI CÜMLELER

Doğruluğu ya da yanlışlığı gözlem ve deneylerle kanıtlanabilir nitelikli cümlelerdir.Bu cümlede konuşanın duygu ve düşünceleri yer almaz.

----Filmde olaylar küçük bir kasabada geçiyor.

----Eser dört bölüm halinde sinemaya uyarlanmış.

----Turizm gelirleri geçen yıla oranla yüzde 5’lik bir artış göstermiştir.

----Aruz ölçüsüyle yazılan şiirde nazım birimi dörtlüktür.

----Dört perdede oluşan bu oyunda yazar,aile bireyleri arasındaki sorunları anlatır.

8.DOĞRUDAN ANLATIMLI CÜMLELER

Herhangi bir konuda bir kişinin görüş ve düşünceleri hiçbir değişikliğe uğratılmadan verilir.Bu cümle genellikle tırnak içinde gösterilir.

----Çiçero’nun “Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır.”sözü çok hoşuma gider.

----Kadın,arkadaşının kulağına eğilerek: “Birazdan kalkalım mı?”diye fısıldadı.

----Bu konuda atalarımız: “Cesurun bakışı,korkağın kılıcından keskindir.”der.

----Deskartes’in: “Düşünüyorum öyleyse varım.”sözü çok ünlüdür.

9.DOLAYLI ANLATIMLI CÜMLELER

Bir kişinin sözünün söylendiği biçimde değil de,bazı değişiklikler yapılarak aktarıldığı cümlelerdir.

----Onunla bir daha konuşmayacağını söyledi.

----Bernard Shaw,düşünmenin ruhun kendisiyle konuşması olduğunu söylerdi.

----Doktor,babama ilaçları mutlaka içmesi gerektiğini tembih etti.

----Yazar,sanatçı olunabilmek için çok çalışılması gerektiğini vurguladı.

10.USLUP VE İÇERİK(KONU)CÜMLESİ

Yazarın yapıtında neyi anlattığı konuya (içerik)girer.Bu konuyu işlerken kullandığı sözcükler ve cümleler de usluba girer.

----Yazar yapıtında 1.Dünya Savaşı yıllarındaki insanların çektiği acıları gözler önüne serer.(Konu)

----Betimlemelerde sıfatlara sıkça yer veren sanatçı cümleleri uzun tutmuştur.(Uslup)

----Romanda,Batı’nın yaşam tarzına özenen bir ailenin yavaş yavaş çöküşü anlatılır.(Konu)

----Şairin,şiirlerinde oldukça az kullanılan sözcüklere ve deyimlere yer vermesi dikkati çeker.(Uslup)

11.AŞAMALI DURUM BİLDİREN CÜMLELER

Bir olayın,durumun olumlu ya da olumsuz yönde giderek değiştiğini anlatan cümlelerdir.

----Kadın,her geçen gün biraz daha kötüleşiyor.

----Havalar gittikçe soğuyor.

----Bu çocuğun günden güne huyu değişiyor.

----Ülkemiz her geçen yıl biraz daha büyüyen ekonomisiyle gelecekte gelişmiş ülkeler seviyesine çıkacaktır.

12.KİNAYELİ ANLATIMLI CÜMLE

Bir gerçeği ortaya koymak amacıyla sözü imalı olarak tam karşıtı gelecek biçimde kullanmaktır.

----Okulunu ne kadar çok sevdiğin yirmi gün devamsızlık yapmandan belli.

----Eşinin gözündeki morluktan onu ne kadar çok sevdiğin anlaşılıyor.














CÜMLE ANLAMI
 
Cümle: Sözcüklerin yan yana gelerek bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir işi, kısacası bir yargıyı tam olarak anlatabilir duruma gelmiş biçimine cümle denir.
            Burada, cümlenin anlam yönü ele alınıp öznellik, nesnellik, karşılaştırma... gibi anlamlar ifade eden cümleler üzerinde durulacaktır.
 
ÖZNEL VE NESNEL ANLATIM
 
            Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişen, doğruluğu tartışılan düşüncelerin anlatıldığı yargılara öznel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da öznel anlatım denir. Bu cümlelerde (yargılarda) bence ifadesi vardır.
            Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen, deney ve gözleme dayanan tarafsız yargılara nesnel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da nesnel anlatım denir. Nesnel yargılarda duygu ve izlenimlere yer verilmez.
 
KOŞULA (ŞARTA) BAĞLILIK
 
            Bir olayın, durumun gerçekleşmesi için daha önceden olması gereken başka bir durumun varlığına “koşulluk” denir. Bu tip cümle anlamlarında “hangi şartla?” sorusunu temel cümleye sorduğumuzda gerçekleşmesi gereken koşulu bulabiliriz.
 
NEDEN-SONUÇ İLİŞKİSİ
            Bu tür cümlelerde, yargılardan biri, diğerinin gerçekleşmesine neden olmaktadır. Bir de eylemin hangi gerekçeyle yapıldığını bildiren cümleler de neden sonuç ilişkisi vardır. Bu tip yargıları bulmak için yükleme “niçin” sorusu sorulabilir.
            “Salıncağın ipi kopunca çocuk yere düştü.” Cümlesinde “Çocuğun yere düşmesini”nin nedeni “Salıncağın ipinin kopması”na bağlanmıştır.
 
ATASÖZÜ
 
            Çok önceleri söylenmiş olup dilden dile, nesilden nesile geçerek günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, atalarımızın hayat tecrübelerini yansıtan ve milletin ortak malı haline gelmiş olan sözlerdir.
Atasözlerin Özelliklerini Şöylece Özetleyebiliriz:
  1. Atasözleri halkın ortak malıdır. Söyleyeni belli değildir.
  2. Kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin sırası değiştirilemez. Bir sözcüğün yerine başka bir sözcük konulamaz.
  3. Kısa ve özlü sözlerdir. Hep insanları ilgilendiren sözlerdir.
  4. Atasözlerinde geçen sözcükler genellikle gerçek anlamları dışında kullanılmıştır. (Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.) Kimi atasözlerinde geçen sözcükler ise gerçek anlamlarıyla kullanılmıştır. (Son pişmanlık fayda vermez)
 
Sorularda çoğunlukla atasözlerinin anlamları üzerinde durulur.
 
ÖZDEYİŞ (VECİZE)
 
            Özdeyişler, ünlü kişilerin , devlet adamlarının, sanatçıların söylemiş oldukları kısa fakat anlamca zengin olan sözlerdir.
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” (Atatürk)
“Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar.” (Hz.Mevlana)
DEYİM
 
            Bazen bir olay veya durumu ifade etmek için, o olay veya durumu birebir karşılayacak kelimeler kullanmayız da; çağrışım yaptıracak söz grupları kullanırız. Bunu da ifademize sanat ve akıcılık kazandırmak için yaparız. Örneğin: Bir insanın telaşlı olduğunu anlatmak için “telaşlıdır” demeyiz de “Etekleri tutuşmuş” ifadesini kullanırız , ama herkes bu kişinin telaşlı olduğunu anlar.
Deyimlerin Özellikleri:
  1. Deyimler en az iki kelimeden oluşur. (Kalp kırmak)
  2. Birden fazla kelimeden oluşan, hatta cümle halinde olan deyimler de vardır. (Taşı gediğine koymak) (Atı alan Üsküdar’ı geçti.)
  3. Deyimleri oluşturan sözcükleri çoğu zaman gerçek (sözlük) anlamlarından uzaklaşarak mecazlı bir anlatım kazanırlar. (İşler böyle giderse hapı yutarız.) Ama şunu da unutmamalıyız; bazı deyimler sözlük anlamlarıyla da uzak yakın bir ilişki taşırlar. (Etekleri zil çalmak.) Etekleri tutuşmuş birinin halini göz önünde canlandıralım. Telaş içindedir değil mi?
  4. Deyimler genellikle iş, oluş, hareket yani bir fiili bildirirler ve fiil gibi çekimlenebilirler. (Kalbimi kırıyorsun ama) (Çocuğun kalbini kırdık anlaşılan) (Kimsenin kalbini kırmamalısınoğul.)
DİKKAT: Deyimlerle ilgili soruları çözebilmek için deyimlerin ifade ettikleri anlamları bilmemiz gerekir. Bu nedenle bazı atasözü ve deyimleri gözden geçirmek gerekir.
 
TANIMLAMA
 
            Herhangi bir şeyin ne olduğunu anlatan “Bu nedir?” sorusuna cevap verebilen cümlelere “tanım cümlesi” diyoruz. “Kitap, size istediğiniz zaman ders vermeye hazır bir öğretmendir.” Cümlesinde “kitap nedir?” dediğimizde “İstediğiniz zaman ders vermeye hazır bir öğretmendir.” cevabını alabiliriz.
 
ÖN YARGI (Peşin Hüküm)
 
            Bir olay veya kişiyle ilgili değişik sebeplerden dolayı önceden edindiğimiz olumlu veya olumsuz yargılardır. Kısaca özetlersek ön yargı, sonuçla ilgili önceden karar vermektir. (Bu takım bu sene kesin şampiyon olacak)
 
ÖNERİ (Tavsiye)
 
            Bir konudaki eksikliğin giderilmesi için teklif getirmeye “öneri” adı veriyoruz. “Hikayede olayların yeri ve zamanı iyi tahlil edilip, yazıya aktarılmalıdır. “ cümlesi bir öneri cümlesidir.
 
VARSAYIM
 
            Bir durumun sonucunun ne olduğunu bilmeden onu kendimize göre bir sonuca bağlamaya “varsayım” diyoruz. “Diyelim ki bu yıl sınavı kazandın.”, “Varsayalım ki aniden çıkageldi.” Cümleleri varsayım cümleleridir.
 
KARŞILAŞTIRMA
 
            Aralarında anlamca ilgi (ilişki) olan iki kavramı benzerlik ya da zıtlık yönünden kıyaslamadır. “Sütten beyaz dişleri var.” Cümledeki dişlerin beyazlığı, sütün beyazlığıyla karşılaştırılmıştır.
 
BİRLİKTELİK (Beraberlik) İLGİSİ İÇEREN YARGILAR
 
            Bu ilgi, çeşitli edat ve bağlaçlarla (ile, ve...) sağlanır. “Tatile ailemle gittik.”
 
DİĞER ANLAM İLGİLERİ İÇERİN YARGILAR (İstek, karşılıklı Yapma, Beğenme vb.)
 
*Onunla iki yıldır haberleşemiyorum. (Karşılıklı yapma)
*Akşam gelin de çay içelim. (İstek)
*Elmaları kardeş payı yaptık. (Eşitlik)
*Bak şimdi resimlerin daha güzel olmuş. (Beğenme)
*Düğün yapmışsın da bana haber vermemişsin. (Sitem)
*Hava bulutlu yağmur yağabilir. (İhtimal)
*Biz öylelerini çok gördük. (Küçümseme)
*Dünyalar kadar işim var. (Abartma)
*Tam içeri girerken güleceği tuttu. (Beklenmezlik)
 
YORUM
 
            Özneldir. Olay veya durumu bir görüşe göre değerlendirmedir. “Şairin çok severek okunulan kitap türü hikayedir” cümlesinde “bence” ifadesi vardır. Bun için öznel bir yargı yapılmıştır. Kısaca olay veya durum kişiye göre değerlendirilmiştir.
 
ÜSLÛP
 
            Sanatçının dili kullanma biçimi, anlatım şeklidir. Her sanatçının kendine göre bir üslûbu vardır. “Sanatçı, eserinde gerçekleri kısa, yalın cümlelerle dile getirmiştir.” Cümlesinde “dili kullanma biçimine” değinilmiştir.
 
DEĞERLENDİRME
 
            Herhangi bir durumun iyi ya da kötü yönlerini ortaya koymadır. Nesnel bir yargı söz konusudur. “Sanatçı, şiirlerinde yabancı sözcüklere bolca yer vermiştir.” Cümlesinde nesnel bir yargı söz konusudur.
 
AYNI YA DA YAKIN ANLAMLI CÜMLELER
 
            Bu konu başlığımızla ilgili olarak, bize sorulan sorularda farklı sayıdaki cümlelerin ifade ettiği, içerdiği anlamın benzeri veya hemen hemen aynısı istenir. “Yüreğim ağzıma geldi.” Cümlesiyle “Çok korktum” cümlesi aynı anlama gelir.
 
CÜMLE OLUŞTURMA
A)Karışık Olarak Verilen Sözcüklerle Cümle Kurma
 
            Bu tür sorularda bir cümleyi oluşturan sözcükler karışık olarak verilir. Daha sonra bu sözcüklerle anlamlı veya kurallı bir cümle oluşturulması istenir, veya sözcüğün sırası sorulur.
DİKKAT: Bu tip sorularda ilk işimiz; önce yüklemi bularak cümlenin sonuna getirmek sonra da sırasıyla öznenin bulunması ve tümleçlerin önem ve görevlerine göre cümlede uygun yerlere konmasıdır.
 
B) Karışık Olarak Verilen Cümle Parçacıklarının Sıraya Konması
 
Bu tür sorularda cümleyi oluşturan tamlamalar ya da cümlecikler karışık halde verilir. Bizden istenen bu parçacıkları anlamlı ve kurallı bir cümle durumuna getirmektir. Şıklardan hareket ederek, yargı bildiren kelime grubunu sona yerleştirip sıralama yapabiliriz.
 
C) Eksik Cümlenin Tamamlanması
 
            Bu konuyla ilgili sorularda, boş bırakılan yerlerin cümlenin anlamı ve yapısına göre uygun kelimelerle tamamlanması istenmektedir. Böyle sorularda yapacağımız ilk iş, seçeneklerdeki sözcüklerin, cümledeki boşlukları en anlamlı ve kurallı şekilde tamamlanmasına dikkat etmektir. Bunun için de cümlede boş bırakılan yerlere söz dizimi kuralına uygunluk gösteren sözcükler konulmalıdır. Kelimelerin çekim durumlarına, tamlamaları parçalamamaya, kelimenin anlam özelliğine dikkat edilmelidir ki cümle en anlamlı ve kurallı bir yapı kazansın.
 






SÖZCÜKTE ANLAM  ÖZELLİKLERİ
1) GERÇEK (TEMEL) ANLAM:
           Bir sözcüğün ilk ve asıl anlamına denir.Yani bir sözcüğün söylendiği anda zihnimizde uyandırdığı ilk çağrışım gerçek anlamdır.
 
2) YAN ANLAM:
         Bir sözcüğün gerçek anlamı yanında kullanımına bağlı olarak yeni anlamdır.
 
3) MECAZ ANLAM:
        Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında yepyeni bir anlamda kullanılmasıdır.
* Adamın tarladaki bütün ekinleri yandı. ( gerçek)
* Partide çektiğimiz bütün resimler yanmış. ( yan)
* Bu sınavı kazanamazsan yandın (mecaz)
* Balkona astığım çamaşırlar kurumamış.(gerçek)
* Hazan mevsiminde kurumuş yapraklar gibi.(yan)
* Senin aşkın da beni kuruttu be güzelim. (mecaz)
* Caminin minaresi çok inceydi. (Gerçek)
* Duvarın sıvası için ince bir kum getirmişlerdi. (yan)
* Bana hediye alman çok ince bir davranıştı. (mecaz)
* Sarayın aydınlık bir odasından karanlık bir odasına
   geçmiştik. (gerçek anlam)
* Yaşadığımız bunca karanlık günlerden sonra aydınlık  
    günler bizi bekliyor. (mecaz)
* Arkadaş, bu kız seninle oynuyor. (mecaz)
* Bu masanın ayağı oynuyor. (yan)
* Çocuk kumsalda oynuyor. (gerçek)
 
4) TERİMSEL ANLAM (TERİM):  
 
        Bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir.
Nota müziğin anahtarı gibidir.
* Rakip takım birazdan penaltı atışı yapacak.
* Marmara fay hattı tehlikeli sinyaller veriyor.
* Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi.
Matematik öğretmenimiz tahtaya bir doğru çizmemizi
   istedi.
Şiirde aynı eklerin ya da sözcüklerin tekrarlanmasına
   redif denir.
 
NOT 1: Bazen bir sözcük gerçekte terim değilken terim olarak kullanılabileceği gibi, gerçekte terim olan bir sözcük de terimlikten çıkabilir.
 
*  Polis bir hücre daha ortaya çıkardı. ( terimlikten çıkma)
*  Sinop burnu Türkiye’nin en kuzey noktasıdır.
    (terimleşme)
 
NOT 2: Bir sözcük birçok dalda terim olabilir.
 
* Bitkiyi toprağa bağlayan kökleridir.
* Dört, kök dışına iki olarak çıkar.
* Hiçbir ek almamış sözcüğe kök denir.
 
5) YANSIMA SÖZCÜKLER:
 
      Doğadaki seslerin insanlar tarafından taklit edilmesine denir.
 
* Bu köpek neden havlıyor?
* Bir patlama sesiyle irkilmiştik.
* Bu aylarda kediler çokça miyavlar.
* Bu sözlerim üzerine sınıfta homurtular başladı.
* Köyde sabahleyin koyunların meleyişleriyle uyandık.
 
6) EŞ ANLAMLI ( ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER:
 
      Yazılışları farklı ancak anlamları aynı olan sözcüklere denir.
*  siyah ---- kara  ,   *  beyaz----- ak,   * zengin----varlıklı,
*  zengin--- varlıklı,  * fakir----yoksul , * rüzgar---- yel,
* üzüntü-----keder,   *  öykü---hikaye,  * eser--- yapıt,
edebiyat--- yazın,  * cümle---- tümce * kelime--- sözcük
 
7. ZIT (KARŞIT) ANLAMLI SÖZCÜKLER:
 
Anlam bakımından birbirinin tersi olan sözcüklerdir.
 
* Sana çirkin dediler düşmanı oldum güzelin.
Ağlarım harta geldikçe gülüştüklerimiz.
Kışın soğuğunu yaşadıkça yazın sıcağını arar oldum.
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Yaşlı insanları görünce gençliğimin kıymetini    
   anlıyorum.
NOT:  Zıt anlamlılık ile olumsuzluk birbiriyle karıştırılmamalıdır.
Tanzimat romanında iyiler hep iyi kötülerse hep kötüdür. ( zıt)
* Bugünlerde hiç iyi değilim. ( olumsuz)
 
8) SESTEŞ ( EŞSESLİ) SÖZCÜKLER:
 
        Yazılışları ve okunuşları aynı ancak anlamları farklı olan sözcüklere denir.
 
* Yılanı gören at birden şaha kalktı.
*  Mutfaktaki pislikleri çöpe at.
*  Al bayrağıma sarılı cansız bedenimi al.
Gül: “Gül.” dedi, bülbüle.
* Kalem böyle çalınmıştır yazıma
   Yazım kışıma uymaz, kışım yazıma  
Kırda yaptığımız piknikte yanımıza kır saçlı bir ihtiyar
   geldi.
 
UYARI: Bir sözcüğün mecaz ya da yan anlamıyla sesteş anlamlılık karıştırılmamalıdır.
* Bu sözler bazılarına çok dokunacak. ( mecaz anlam )
* Omzuma bir el dokundu. ( gerçek anlam )
* Bu yaz, bir mektup yaz.   ( sesteş )
 
NOT:  Sesteş   sözcükler  genellikle  halk edebiyatında cinaslı  manilerde  kullanılır.
9. SOMUT VE SOYUT ANLAMLI SÖZCÜKLER:
 
      Varlığını beş duyu beş duyu organıyla algılayabildiğimiz  kavramlar somut; beş duyu organımızdan  hiçbiriyle algılayamadığımız, varlığını sadece akıl ve mantık  yürütme  yoluyla  kabul  ettiğimiz  kavramlar   soyuttur.
 
* çiçek, ağaç, ses, koku, hava, göl, ev, rüzgar, ışık(somut)
* ruh, akıl, vicdan, akıl, acıma, üzüntü, aşk, inanç( soyut )
 
ÖZELLİK 1:  Somut anlamlı bir sözcük, ek alarak soyut anlam kazanabilir.
 
anne     -   lik              ,  insan  -  lık
   somut     soyu yaptı       somut  soyut yaptı 
 
ÖZELLİK 2 :Somut anlamlı bir sözcük kullanıldığı cümleye göre  soyut  anlam  kazanabilir. Buna  soyutlaştırma denir. Soyutlaştırma  kelimeye  mecaz anlam  kazandırma suretiyle olur.
 
* Ne kadar sıcak bakıyor değil mi?  ( soyutlaştırma)
* Kara haber tez duyulur.  ( soyutlaştırma)
* Titreyen yapraklar, cilvedir, nazdır.  ( soyutlaştırma)
* Bu adam kafasızın biridir.   ( soyutlaştırma)
* Kızın gittiği bu yolu hiç iyi görmüyorum. (soyutlaştırma)
* Sanatta özgün olmak biraz da yürek ister. (soyutlaştırma)
* Nedense bugün hiç havamda değilim.  ( soyutlaştırma)
 
ÖZELLİK 3 : Soyut anlamlı bir sözcük çoğunlukla benzetme yoluyla somut hale getirilebilir.Bunasomutlaştırma denir.
 
* Hüzün, sonbaharda  dökülen  yapraktır.
* Yalnızlık , bir  çiçektir.
*Sevgi,  gökyüzünde  kanat  çırpan  bir   güvercindir.
Arkadaşlık,  kişiler  arasında  kurulan  bir  köprüdür.
* Bu düşünceler, zamanla çürüyecektir.
* Vişne  dallarında  arzularımız,  alnımıza  konan  bir 
   öpücüktür.
ÖZELLİK 4 :  Gözlemleyebildiğimiz  eylemler  somut, gözlemleyemediğimiz  eylemler  ise  soyuttur.
Annesi, bebeğini  kucağına  almış  seviyordu. ( somut )
* Ferhat, Şirin’i dağları delecek kadar seviyordu.( soyut )
* Çocuk, masadaki vazoyu kırmıştı.     ( somut )
* Bu sözlerinle  arkadaşını çok kırdın.  ( soyut )
 
10)   NİTELİK  VE  NİCELİK   ANLAMLI SÖZCÜKLER:
 
        Bir şeyin nasıl olduğunu , ne gibi özellikler taşıdığını anlatan  sözcüklere  nitelik  anlamlı  sözcükler denir. Bir şeyin   sayılabilen, ölçülebilen   ya  da  azalıp  çoğalabilen durumunu bildiren sözcüklere nicelik  anlamlı  sözcükler denir.
 
* Az  ileride  birkaç  kişi  seni  bekliyor.   ( nicel )
* Bugün oldukça kötü bir zaman geçirdim.  ( nitel )
* Çok konuştuğu için arkadaşları pek sevmedi. ( nicel )
* İki damla yaş olur düşersin yüreğime gizlice ( nitel,  nicel)
* Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi. (nitelik )
 
UYARI: Bazı  sözcükler cümlede kazandığı anlama göre nicel de olabilir nitel de.
 
* Yaptığı işte iyi para kazanıyordu. ( nicel )
* O iyi bir insandı.  ( nitel )
* Bu  soğuk  havada  bir  de  senin  soğuk  esprilerini çekemem. ( nicel, nitel )
* Bu şehrin havası sıcak olduğu gibi insanları da sıcaktır. ( nicel, nitel)
 
      Görüldüğü  gibi  nitelik  anlamlı  sözcükler, genellikle niteleme   sıfatı   ve  durum   zarfı  görevindedir.   Nicelik anlamlı  sözcükler ise  ölçü - miktar   zarfı ,  belgisiz  sıfat veya sayı sıfatı görevindedir.
 
10.  GENEL VE ÖZEL ANLAMLI SÖZCÜKLER:
 
Karşıladıkları varlığın tamamını belirten sözcüklere genel anlamlı  sözcükler  denir. Tek  bir  varlığı  karşılayan sözcüklere ise özel anlamlı sözcükler denir. Varlıkların genelden özele doğru sıralanışı : Varlık- canlı- hayvan- keçi- Ankara keçisi.
 
* Çocuk, geleceğin teminatı olduğundan ben çocuğumun iyi yetişmesini istiyorum. ( 2. si 1. sine göre daha özel)
Kitap, insanın en iyi dostudur. ( genel)
* Bu kitabı arkadaşıma ödünç verdim. (özel )
Eğitim- öğretim sadece okulda yapılmaz ( genel)
* Okulumuz, şehrin en eski binasıdır. (özel )
SIFATLAR
İsimleri türlü yönlerden belirten niteleyen sözcüklere sıfat denir.
Sıfatlar iki gurupta incelenir
A)Niteleme Sıfatları
B)Belirtme Sıfatları:dört gurupta incelenir.
1)İşaret Sıfatları
2)Soru Sıfatları
3)Belgisiz Sıfatlar
4)Sayı Sıfatları
 
A)Niteleme Sıfatları: Kendinden sonra gelen ismin rengini, kokusunu,biçimini gösteren sıfatlara denir. Nasıl sorusunu sorarak buluruz.
*büyük   adam,  kötü iş, iyi insan, derin düşünce, akılı
N.S                   N.S       N.S           N.S                N.S
çocuk, güzel yürü
       Durum Zarfı
B)Belirtme Sıfatları:
 
1.İşaret Sıfatları :Nesneleri göstererek belirten sıfatlarlardır.
Bunlar şunlardır:bu,şu,o
*Bu araba senin mi? (Sıfat)
*Bu benim (Zamir)
*Şu adamı tanır mısın? (Sıfat)
*Şu bizim sınıfta (Zamir)
*O şehri hiç görmedim (Sıfat)
*O,yürüyerek geldi (Zamir)
 
2.Soru Sıfatları :İsimleri soru yönünden belirten sıfatlardır.
 Hangi okula gidiyorsun?
 Sınava kaç ay kaldı?
 Nasıl bir dünya istersin?
 
 3.Belgisiz (Belirsizlik) Sıfatlar:Bir nesneyi ona kesinlik
 kazandırmadan belirten sıfatlardır.
 *Bütün insanlar biliyor
 *Başka gün görüşelim
 *Bazı kimseler çalışmıyor
 *Her anne fedakardır
 *Kimi öğrenciler okula gelmiyor
 
4.Sayı Sıfatları:Bir nesnenin sayısını belirten sıfatlara denir.
 Sınava üç ay kaldı
 İkinci sınıfa gidiyor.
 Üçer kişi çağır.
 
 ADLAŞMIŞ  SIFATLAR :Niteleme sıfatlarının önündeki isim düşerse adlaşır buna da adlaşmış sıfat denir.
Genç insanlar dinamik olur >> Gençler dinamik olur.
Tembel öğrenciler çalışmaz >>Tembeller çalışmaz.
 
 PEKİŞTİRME SIFATLARI :Sıfat olan kelimenin ilk sesli  harfine kadar olan kısım alınır.Bu kısım m,p,r,s seslerinden uygun olanı pekiştirilir.Elde edilen bu kısım sıfatın başına getirilir.
Yeşil köy Yemyeşil köy
Düz yol Dümdüz yol
Temiz oda  Tertemiz oda
 Kırmızı elma Kıpkırmızı elma


                                        

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol